12 Eylül 2020 Cumartesi

Belçika GP

    

 

            Dünya’nın en güzel pisti Spa’ya ve sezonun 7. yarışı olan Belçika GP’ye hepiniz hoş geldiniz. Bu yazıyı adrenalin dolu bir yarışın ardından o anları tekrar yaşayarak, heyecanla yazmak isterdim lakin hayat bize her zaman istediğimizi vermiyor. O yüzden ünlü baba Phil Dunphy’nin "Hayat size limonata veriyorsa, ondan limon yapın. Sonra hayat desin nasıı yaaa???" dediği gibi ben de umarım bu yarışı heyecanlı bir şeye dönüştürüp sizi heyecanlandırabilirim. 

            Sezonun 3. üçlemesinin ilk yarışı Belçika GP hepimizin artık aşina olduğu ünlü Spa-Francorchamps pistinde koşuldu. Uzun düzlükler, hızlı virajlar, ani fren noktaları ile araçların motor gücü, lastik yönetimi ve frenlerini önemli bir sınavdan geçiren pist daha Avusturya’daki ilk yarıştan Ferrari motorlu araçların kabusu olmaya yetiyordu. Ferrari motorlu araçların bu sezon başında motor gücü kaybı yaşadıklarını biliyoruz. Bunun üzerine Ferrari şasisinin düzlüklerde aşırı sürtünmeden kaybettiği hızı da ekleyince Ferrari bir anda gridin en arkasına düşmüş oldu. Tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi bir de lastikleri ısıtmada sorun yaşayınca kabus gibi 3 antrenman turu geçirdiler. Hiçbir antrenmanda ilk 10’a giremediler, 3. antrenman turunda ise 17 ve 20. sırada, Hamiton’ın 2 saniye gerisinde yer aldılar. Üstelik bu seansta araçta önümüzdeki hafta koşulacak ve daha uzun düzlükleri olan Monza’da kullanacakları arka kanadın denemesini yapıyorlardı. Hal böyle olunca sıralama turlarına gidilirken akıllardaki en büyük soru Ferrari’nin Q2’ye kalıp kalamayacağı oldu. Nitekim Leclerc, Magnussen’in son turunda yaptığı hata sayesinde 15. sırada kalarak son anda Q2’ye kalmayı başardı. Elenen 5 aracın 4’ü Ferrari motorlu Haas ve Alfa Romeolardı. Q2’de ise Alpha Taurilerin arkasında 13 ve 14. olup elendiler. Geçebildikleri tek araç Russell’ın Williams’ıydı. Ferrari’nin bu araçla Spa gibi bir pistte Q3’e kalması zaten hepimize sürpriz olurdu. Güvenilir olmak önemli tabi ki. 

            Spa’da geçen sene Ferrari’nin yaşadığı rüya hafta sonunu bu sene Renault yaşadı. Rakiplerine göre daha düşük downforce ayarıyla piste çıkan Renault, 2. antenmanda Ricciardo, 3. antrenmanda da Ocon ile en hızlı 2. turu attı. O kadar ki Q3’te son turlara çıkılmadan önce Ricciardo’nun 2. sırayı alıp alamayacağı tartışılıyordu. Son turlara çıkılırken 3. sırada olan Avusturyalı pilot, turunda 2 kere hata yapınca turu bıraktı. Verstappen’in kendisinden daha iyi tur atmasıyla 4. sıraya geriledi. Bu sıra bile Ricciardo’nun Spa’da aldığı en yüksek grid pozisyonuydu. Bu pozisyonu Redbull ile değil de Renault ile elde etmesi de kaderin ayrı bir cilvesi. Ocon’un da 6. sırayı almasıyla Renault’nun yarıştan maksimum puan çıkarma umutları da artmış oldu. 

            Mercedesler her ne kadar antrenman turlarında diğer pistlerde olduğu kadar dominant görünmese de sıralama turlarında yine farklarını ortaya koydular. Gridin geri kalanı süre olarak birbirine oldukça yakın dururken Mercedesler, özellikle Hamilton, tura çıkınca herkese 1 saniye fark atmış oluyor. Belçika’da da Q3’te ilk turunda pist rekorunu kırarak ilk sırayı aldıktan sonra 2. turunda dereceyi mor sektör zamanlarıyla falan daha da geliştirerek, Bottas’ın da 0.5 saniye önünde pole’ü aldı. Valtteri Bottas yarıştan sonra Hamilton’la arasındaki bu farkın kaynağını bilmediğini söyledi. Valtteri, sorun sen olabilir misin mesela??? 2017’de Mercedes’e gelirken Hamilton’la eşit muamele görmeyeceğinin farkındaydı muhtemelen ancak özellikle 2018 yılından itibaren sürekli bir şekilde şampiyonluk istediğini ve bunun için çalıştığını ifade etmesine rağmen her sene daha da beter bir şekilde hezimete uğrayarak şampiyon olamıyor. Sezon içerisinde konsantrasyonunu kaybettiği yarış sayısı çok fazla. Buna bir de abartıldığı kadar yetenekli bir pilot olmaması da eklenince Hamilton’a rekabetin r’sini bile yaşatamıyor. Bottas bana göre Mercedes’in eşit muamele ediyor gibi gösterip sürekli olarak geri plana attığı, tek yıllık sözleşmelerle Russell gelene kadar idare ettiği bir pilottan başka bir şey değil. 

            Pazar günü bu sezon artık alışkanlık haline gelmiş yarış önü olaylara bir yenisini ekledik. Araçlar start pozisyonlarına yerleşmek için pitten çıktıktan sonra Sainz’ın aracının arkasından duman çıkmaya başladı. Tekrar pite dönen Sainz, motorun sebep olduğu bir egzoz arızası nedeniyle yarışa başlayamadı. Yarışa başlasa 5. sırada start alacak olan Sainz, Renault motorunun umut vadeden performansını göz önünde bulunduracak olursak altın değerinde çift haneli puanlardan olmuş olabilir. 

            Starttan sonra ilk virajın çok yakın olması, o virajın da La Source gibi oldukça dar bir viraj olmasına rağmen start, hiçbir temas ve olay yaşanmadan geçildi. Ön grupta kimse start anında sorun yaşamayınca Kemmel düzlüğüne gelene kadar herhangi bir pozisyon değişimi olmadı. Kemmel düzlüğünde ise motor gücü avantajını kullananan Renault ile Ricciardo, Verstappen’e atak denedi. 5. viraja birlikte giren ikilinin mücadelesi Verstappen’in 6. virajda Ricciardo’yu pist dışına itmesiyle son buldu ve ikili yerlerini korumuş oldu. 

            Arka kısımda iyi start alan Leclerc önündeki Alpha Tauriler ve Norris’i geçerek ilk viraj çıkışında 9. sıraya çıktı. Önündeki Perez’i de son şikanda geçip 2. tura girlirken 8. sıraya yükseldi. Bu zamana kadar Leclerc için işler oldukça iyi giderken DRS’nin aktif hale getirilmesiyle yarış bir anda kabus gibi üzerine çöktü. Aldığı sıraları tek tek kaybeden Leclerc, yarışta başladığı yere, takım arkadaşı Vettel’in önüne kadar düştü. Giovinazzi ve Russell’ın karıştığı büyük kazanın ardından çıkan güvenlik aracı periyodunda Leclerc’i pite alan Ferrari, 11 saniye gibi oldukça uzun süren bir pitstopın ardından güvenlik aracı ardında yapılan bedava pitstop’ı bile aleyhine çevirerek stratejik dehalıkta başka bir çığır açmış oldu. Leclerc’i pite çağırdıklarında pit girişinden 100 metre falan uzaklıkta sondan önceki virajdaydı. Pite geldiğinde lastikler bile hazır değildi. Üstüne bir de Vettel’i de pite çağırdılar. Son anda hatalarını fark edip Vettel’i sonraki tur pite aldılar. Leclerc’ıin güvenlik aracı periyodunda pite gelmesi mantıklı bir hamle çünkü S lastikle yarışa başlamıştı. Leclerc’i hazır olmayan bir pite çağırmaktansa M lastik takmış ve uzun bir ilk bölüm atabilecek durumdaki Vettel’i bir sonraki tur pite almak yerine hiç pite almayıp Leclerc’i pir sonraki tur pite almak daha mantıklı olurdu diye düşünüyorum. Zaten bu muhteşem strateji Leclerc’i Vettel’in de arkasına 14. sıraya düşürdü. H lastik takan Leclerc daha sonra motorundaki pnömatik basınç düştüğü için tekrar pite geldi. Bu sefer de 5 saniye süren bir pitstopa maruz kalınca deliye dönüp telsizden takımına sitemde(!) bulundu. 2. pitin ardından son sıraya düşen Leclerc, o noktadan sonra ancak Williams ve Haasları geçerek 14. sıraya çıkabildi. H lastiği kullanmakta oldukça sıkıntı yaşayan Vettel de takımına pite girmek için yalvarsa, "arkamdakiler (Haaslar) beni diri diri yiyecekler" diyerek ajitasyon bile yapsa da çok sıra kaybedecekleri gerekçesiyle Ferrari tarafından bu isteği reddedildi. O da bu aşırı stratejik tek pitstop kararının ardından yarışı 12. sırada bitirdi. Ferrari’nin yarış için bir başka stratejisi ise hafta başından beri Pazar günü için öngörülen yüksek yağmur ihtimali nedeniyle yarışa biraz daha yağmura yönelik ayarlarla çıkmış olmalarıydı. Piste tek damla yağmur düşmediği için bu hamle de boşa gitmiş oldu ama risk almaya değer bir durum olduğu için bu stratejiyi çok da eleştiremeyeceğim. 

            Sıralama turlarında 4 ve 6. sırayı alan, Sainz’ın start alamaması sebebiyle yarış başlayınca 4. ve 5. sırada yola devam eden Renault stratejik bir hata da yapmayınca Belçika’dan istediğini almış oldu. Yarış Renault sürücüleri için genelde sıkıcı geçti diyebiliriz. Ricciardo tek pitini de sorunsuz şekilde güvenlik aracı ardında geçirdikten sonra 4. sırada yerini koruyarak yola devam etti. Yarış boyunca ön grubun pit aralığında kalıp onların pit yapamlarına engel olan Ricciardo, yarış sonuna doğru Verstappen’in lastiğinin bitmesiyle birlikte 14 saniye farkı yavaş yavaş kapamaya başladı. Son tur motoru iyice açan Avusturyalı pilot, en hızlı turu atmasına rağmen 6 saniyelik farkı kapayamadı ve Verstappen’in 3.5 saniye gerisinde 4. sırada kaldı. Böylece Cyril Abitebul da dövme yaptırmaktan bu hafta da kurtulmuş oldu. Ocon da son turda Albon’u geçerek 5. sıraya yükseldi ve Renault bir yarışta aldığı en çok puan rekorunu 23 puanla bu yarışta kırmış oldu. 

            Geçen sene en yakın arkadaşlarından biri, Anthoine Hubert’i, Belçika’da bir F2 yarışında kaybeden Pierre Gasly ona adadığı yarışta adeta parladı. 12. sırada start aldığı yarışta ilk tur sonunda 10. sıraya yükselen Gasly, 2. turda ilk virajın çıkışında Perez’in kendisini tehlikeli bir şekilde sıkıştırmasına rağmen geri adım atmadı ve Eau Rouge ve Radillon’u onunla birlikte döndü. Kemmel düzlüğünde de yan yana giden ikiliden Gasly 5. virajda geç fren yapınca Perez’i geçmiş oldu. Sonraki tur DRS ile Leclerc’i geçmesi hiç zor olmadı. H lastik taktığı için güvenlik aracı periyodunda pite gelmeyen Gasly 26.turda pite gelip M lastikleri takıp Leclerc’in önünde, sondan bir önceki sırada piste döndü. Bu andan sonra önündekileri tek tek geçen Gasly mükemmel bir geri dönüş yaparak yarışı 8. sırada tamamladı. Gasly’nin bu sezon özellikle sıralama performansı göz dolduruyor. Onun dışında yarışlarda da eğer pit duvarının yanlış bir stratejisi söz konusu değilse iyi bir performans gösteriyor. Geçen sene Redbull’dan gönderildiğinden beri ne zaman döneceği ya da dönüp dönemeyeceği herkesin merak ettiği bir konu. Bu sene Albon’un düşük performansını da göz önünde bulundurursak çok rahatlıkla diyebilirim ki eğer bu sezon normal bir sezon olsaydı, geçen sezon Belçika’da Redbull koltuğuna oturan Albon bu sezon yine aynı dönemde koltuğunu Gasly’ye tekrar devretmiş olurdu. Ancak Redbull koltuğu baskısının Gasly’ye iyi geldiğini düşünmüyorum. Bu nedenle Gasly ya Alpha Tauri’de, ailem dediği ortamda kalmalı. Eğer gitmesi gerekiyorsa da üzerinde baskı hissetmeyeceği bir orta sıra takımına gitmeli. 

            Pembe Mercedeslerimiz ise hızlı girdikleri sezonda yavaş yavaş kaybolmaya başladılar. Q2’de M lastikle Q3’e kalma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanan Racing Point ancak 8 ve 9. sırada start alabilmişti. Güvenlik aracı periyodunda iki araç da S lastikte olmasına rağmen Stroll’ü pite alıp Perez’i pistte tutma kararı alan Racing Point böylelikle Perez'in yarışını katletmiş oldu. Son sırada pitten dönen Perez ancak 3 aracın yarış dışı kaldığı yarışta 10. sıraya kadar çıkabildi ve en azından 1 puan alarak teselli oldu. Racing Point’in Perez’e tercih ettiği Stroll ise düzgün stratejiye rağmen 9. sırada kaldı. 

            Geçtiğimiz sezon korkunç bir kaza sonrası bir yarışçı kaybettiğimiz, bugün de büyük bir kaza sonrası yüreklerimizin ağzımıza geldiği Belçika’dan sıkıcı bir yarışla ayrılmak benim için her zaman üzücü olmuştur. Bu pist böyle yarışları hak etmiyor. Uzak bir ihtimal ama umarım seneye daha iyi bir yarış izleriz. Anthoine ve hayatını kaybeden tüm yarışçıların anısına…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder